20 Ekim 2011 Perşembe

din kültürü dersi öğretmenlerindeki default bıyık..

kah ilköğretimdeki din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinde kah ortaöğretimdeki din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenlerinde ve kah'talı mıçı'da gördüğümüzü bıyıktır..

din kültürü öğretmeni olmak için böyle bir şart var mıdır?? ya da sözleşmelerinde mi yazıyordur?? bilmiyorum ama bu dersi veren tüm öğretmenlerin badem bıyıklarının fabrika ayarlarından geldiğini düşünmekteyim.. o bıyığa doğar doğmaz sahip olmuşlar gibi bir imajları var arkadaş..

literatürde badem bıyık olarak anılır..

22 Eylül 2011 Perşembe

eretna devleti

''eretna beyliği ya da eretna devleti, anadolu'nun moğol (ilhanlılar) istilasına uğramasından sonra, erzincan ve kayseri çevresinde ortaya çıkan bir beyliktir. beyliğin kurucusu alaeddin eretna, ilhanlı veziri timurtaş'a hizmet eden bir uygur idi.'' diyor vikipedi. bize de bok yemek düşer. peki benim o ilkokul talebesi halimle ne alıp veremediğim vardı eretna ve eretnalılardan? cevabı aha şu haritada bacım:








gördüğünüz üzre, bütün türk beylikleri efendi efendi kurucularının babalarının adlarını yaşatıyorlar.. menteşeoğulları bile komşu beyliklerin geçtiği taşaklara aldırmadan menteşeliğini sürdürüyor. herkes büyüklerine saygılı bi bunlar hırt çıkmış; eretna. eretna ne ulan? ben zorunda mıyım senin o garip gurip isimlerini ezberlemeye, mustafaoğulları de geç. hem babanın ismi yürüsün. eretna ne olm? hep özentilik yeminle. kahrolsun bizans emperyalizmi allah canımı alsın. eretna'ymış. bi de eşşek kadar yüzölçüme yayılmışlar babalarının bahçesi gibi götler. ben bi de sodyum karbonata uyuz olurdum, o da başka bir hikaye olsun. şimdi hastabakıcılar geldi sağolsunlar, gömlek giydirecekler. deli gömleği. hem de lacoste.

20 Eylül 2011 Salı

her dershanede mutlaka bulunan gurur tabloları

bu duruma bir ben mi uyanıyorum lan? her dershanenin duvarına bir gurur tablosu asılmış durumda, "işte bilmem ne bilmem ne sınavı türkiye 1.incileri" diye. '1'den sonra hem "." koyup hem de "-inci" eki getiren bir dershanenin ehliyet sınavında bile derece çıkartmasının imkansızlığını bir kenara koyuyorum, bildiğin yalan atıyor olmalılar lan. yurdun dört bir yanı türkiye birincileri (bazen de 1.inci, 1.nci, 1 inci, ve hatta bir.leri) ile dolu olamaz. hatay'ın dörtyol ilçesindeki 'harun dershanesi', normal şartlar altında ancak masa üzerinde oynanan bozuk para futbolunda bir birinci çıkarabilir, ama ilanına bakarsan kgs, sbs, lgs ve daha birçok üç harfli sınavda ilk üç full bunlardan. çoluk çocuğa da giydirmişler bir t-shirt, çek fotoyu bitti gitti.

bi de bilmiyorum olayı çok, kaç sınav var, n'oluyor da hazırlanılıyor felan. benim girdiğim dönemde bir öss'miz vardı, ona hazırlanırdık. bir dolu sınav çıkartmışlar. kgb'ye hazırlanan çocuk gördüm. amına koyim sosyalist gizli ajan mı olcak anlamadım ki. "işte haklı gururumuz: nusret imamoğlu - iskambil kağıdıyla adam öldürmede türkiye 1.'si! yoldaş dershaneleri, kapitalizmi yoldaş'la sikin!"

ben de kursam dershane oyunu kurallarına göre oynarım, anında asarım gurur tablomu. ama adam kandırmam. benim ilanda "işte gurur tablomuz, sadık erbaşoğlu - 2010 sbs fair play ödülü (yanında sınava giren çocuğa 0-7 uç vermiş), emine kaynak - 2010 lgs jüri özel ödülü (çok tatlı yanakları varmış), kerim tutar - 2010 kpss en iyi çıkış yapan genç şarkıcı ödülü (bir sesi var allah sizi inandırsın, çıkacak bu çocuk bakın buraya yazıyoruz)" felan gibi olurdu. davalık mavalık olmazdım, kafam rahat olurdu en azından.

bu arada kgb felan kalmadı biliyoruz. svr oldu o. nah açığımı bulursunuz işte ibneler. hep sizden bir adım öndeyim.

devlet dairesindeki mazlum kalemler

sadece devlet dairesindeki kalemler değil kastım. iddaa bayindeki, bankadaki ,postanedeki kalemlerden de bahsediyorum. ulan kıvrandırmayın malaklar: beleş kalem diyorum ya kapiş? olm prangalar var lan bu kalemlerde. artık kurumları nasıl canından bezdirdiysek bildiğin 'kelepçe' kullanıyorlar artık kalemleri muhafaza etmek için. sen yapmadın mı? delikanlı ol iki dakka! hiç sebil, beleş bi kalemi araklamadın mı? dur araklamak ağır oldu biraz. yani cebinde unutmuşsundur mutlaka, kapıdan çıktıktan sonra fark etmişsindir de "bu da benim kısmetimmiş hafız muhahaaa" diye hayvanca kahkaha atmışsındır sokak ortasında ve geri dönüp de bırakmamışsındır o kalemi. heee o kalemin hakkı misli misli çıkar senden sonra ama olsun. (ben baya baya annem gibi konuşmaya başladım ya du bakalım) askerlik şubelerinde, bankalarda, postanelerde, vergi dairelerinde, nüfus müdürlüklerinde, kurum tarafından, vatandaşın kullanması için bırakılan kalemlerin art arda araklanması sonucu geliştirilen metod, beni hüzünlendiriyor. "yarraaaaam senin başka işin gücün yok mu diyen arkadaşlara", "duygusal bi adamım mnskym" diyorum. duygusal, 1.90 boyunda, rasta saçlı, masmavi çekik gözlü, kaslı falan bi adamdan hoşlanan arkadaşlar özele gelsin diye de ekliyorum. yok olm böle bişi ilyas salman gibi adamım haa! nerde bi kalem görsem kıçından başından bi iple bağlanmış, ben o kaleme mazlum derim aga. o kalemleri araklayıp özgürlüğüne kavuşturmaksa tam bi tutku benim için. ohhşşşş!